Ondaon, İstanbul Attack gibi projelerin ardından solo olarak kariyerini devam ettirme kararı alan ve "Var Mısın Yok Musun" programından 30.000 TL ödül kazanarak bu ödülü bandrollü albümünün hazırlanmasına harcayan Ramiz ile albümün ardından bir röportaj gerçekleştirdik. Albümün perde ardını, hazırlanma aşamasını, Var Mısın Yok Musun yarışmasının detaylarını, 50 Cent ile arasındaki muhabbeti, albüm sonrası hedeflerini, kariyerini ve düşüncelerin konuştuğumuz bu röportajı sorguch.benimforum.org üyelerine sunuyor, keyifli okumalar diliyoruz.
Albüme "Var mısın Yok musun" programında senin için yarışan 50 Cent'in kazandığı ödülle başladın. O andan itibaren albümün yapım aşamasında neler yaşandığını anlatır mısın?
Albüme bu olaydan çok daha önce başladım. Ben size işin özünü iyice bir anlatayım. 2007 Nisan ayında askere giderken albümümü kafamda şekillendiriyordum. Askerde bandoyla bile çalıştım. Sürekli söz yazdım, beat yaptım. Eylül 2007’de askerden döndüğümde Cem Özkan bana stüdyosunu açtı. Yaklaşık 2 ay stüdyoda çalıştık. Fakat bir türlü kafamızdaki sound’u çıkartamıyorduk. Daha sonra ben albüm için evdeki home stüdyomda çalışmamın daha doğru olacağını düşündüm. Sürekli parça yapıp Cem Özkan’la paylaşıyordum. Bu dönemde Bora Uzer’le de çalışma fırsatım oldu. Sürekli bir yerlerden teklifler geliyordu fakat kafamdaki sound oturmadığı için sürekli bir şeyleri erteliyordum. 2008 Şubat ayında Gece Yolcuları’yla bir düet yaptım. Şarkıya rapin yakışacağına emin olduğum ve Gece Yolcuları’nın tarzını beğendiğim için o düeti yaptığımı belirtmek isterim. Çünkü yıllardır pek çok isimden düet teklifi geliyor ama sadece isim yapmak için düet yapmak doğru değil bana göre. Bu parçadan sonra insanlar beni daha yakından tanıdı. Herkes sıcağı sıcağına albümü çıkartmam gerektiğini ve bu rüzgârı kullanmam gerektiğini söylüyordu. Fakat benim için işin özü Rap’tir. İçime sineni yapmadıkça bu albümü çıkartmayı düşünmek istemiyordum. 2008 Kasım ayında aradığım tarzı oturttuğumu düşündüm ve bunu Cem Özkan’la paylaştım. O da çok beğendi. Ana kayıtlar için stüdyo tarihini belirledikten birkaç hafta sonra Acun Medya’dan telefon geldi ve 50 Cent’i benim albümüme destek için yarışma programına getirteceklerini söylediler. Herkes Acun Ilıcalı’nın rapi ne kadar çok sevdiğini bilir. Fakat benim tanışma fırsatım olduğu için rapi ne kadar köklü bildiğini de görmüş oldum. Acun Ilıcalı Curtis Blow’dan bugüne kadar rapi biliyor. Rapi bu kadar iyi bilen birinin rapimi beğenmesi ve destek olması benim için çok önemliydi. Söylediğim gibi bazı sığ insanların düşündüğü gibi bir eleme veya seçim yapılmadı. 50 Cent’e şarkılarım gitti, onları dinledi, çok sevdiğini söyledi ve gelip seve seve yarışacağını söyledi. Orda paradan daha önemli olan şey, tüm Türkiye’ye ve dünyaya kendimi ve Türkçerapi sunma platformu yakalamış olmamdı. Dünyanın çeşitli yerlerinden ve Türkiye’den gelen tepkiler de inanılmaz olumluydu. Yapılan medya araştırmalarında, medyanın o geceden sonra rape olan ilgisinin arttığı yönündeydi. O gece paraya odaklanmamıştım ve paradan çok daha önemli şeyler kazanıldı. Daha sonra hemen albümü çıkartmamla ilgili baskılar arttı. Yine rüzgârı kaçırmamamla ilgili şeyler söyleniyordu. Elimde 102 tane demo track vardı fakat benim için en önemli olay rapti ve 50 Cent olayından 2 hafta sonra albümü çıkartabilecekken, ben yine daha iyisi olsun diye stüdyoya kapandım. Rüzgâr ya da medyanın ilgisinden daha önemli olan şey yaptığım iştir ve hiçbir söylem beni gaza getiremez, getiremedi de. Çünkü albümü yaparsınız ve eğer içinize sinmezse onu bir yük gibi sırtınızda taşırsınız. Ama içinize sinerse o albüm yük değil kanat olur ve sizi uçurur. 6 ay Cem Özkan, Murat Tükenmez, Almanya’dan dostum Sazz1’la birlikte çalıştık ve kafa yorduk. Herkes uzaktan çok basitmiş gibi görse de maddi, manevi çok zorluk çektik. Ama nitekim amacımıza ulaştık.
Albümün ardından, albümü kendisine iletmek için 50 Cent ile irtibata geçme fırsatın oldu mu?
Evet oldu. Geçtiğimiz günlerde konser vermek için Türkiye’ye geldiğinde görüşme fırsatım oldu. Albümü 50 Cent, Tony Yayo ve Lloyd Bank$’e verdim. Çok beğendiler ve böyle bir albümün çıkması için destek vermekten dolayı onurlandıklarını söylediler.
Prodüktörlük koltuğunda senle beraber Cem Özkan da vardı. Cem Özkan'la birlikteliğinizden ve prodüksiyon aşamasından bahseder misin?
Cem Özkan benim için her zaman çok değerli bir müzisyen, iyi bir rap analizcisi, süper bir prodüktör ve iyi bir yoldaştır. Ne yapmak istediğimi çok iyi analiz edip benim yolumu hep kolaylaştırmıştır ve güzel fikirlerle ufkumu genişletmiştir. Yapım aşamasında sürekli beat ve kayıt yapıp Cem Özkan’ın kafasını şişirdim. 102 track yaptıktan sonra tamam dedik. Stüdyoda sürekli beraberdik. Murat Tükenmez de bizi hiç yalnız bırakmadı. Kayıtları değerli dostum Beto aldı. Mikslere sıra geldiğinde Metehan Yıldırım’ın çok büyük desteği oldu. Veli Erişim Meral 1 parçanın miksini yaptı, ben de 2 parçanın miksini yaptım. Albümü Taksim Soundcheck’te kaydettik. Mastering’i Çağlar Türkmen yaptı.
Albümün satışları ne durumda, beklentilerini karşılıyor mu?
Albüm satışlarını henüz kontrol etmedim. Çünkü benim için satıştan daha önemli şeyler var. Ancak rap yapmaya devam edebilmek için satışın da iyi olması şart. Fakat artık eski satışlar yok diyebilmek cesaret istiyor ama dürüst olmak da lazım. Bugün Türkiye’de çıkmış her albümün satışını görebilme şansımız var ve satış durumları gerçekten eskiye göre çok düşük.
Albümde yurt içi ve yurt dışından oldukça fazla sayıda müzisyen var. Tüm bu isimlerle olan birlikteliğinden bahseder misin?
Evet bu doğru. Uzun yıllardır rap yapıyorum. Rap yaptıkça ve yaşadıkça gelişiyorum, yeni insanlar tanıyorum. Rapim geliştikçe de bana inanan ve güvenen müzisyen sayısı artıyor. Benim için bunu sağlamak gerçekten zor. Çünkü insanların dışardan baktığı gibi değil hiçbir şey. Yani cebimde tomarla para ve param sayesinde istediğim kişiyle çalışıyorum gibi bir durum yok ortada. Evet, istediğim kişilerle çalışıyorum çünkü iyi rap yapmak için sürekli kafa patlatıyorum ve savaşıyorum. İşimi ve beni seven insanlar da savaşıma ortak oluyor.
Bu isimlerin yanı sıra albümde görmek istediğin başka isimler de var mıydı?
Uzun vadede tabi ki savaşıma başka ortaklar dahil olsun isterim ama bu albüm için doyum noktası budur diyebilirim. Üretmeye devam ediyorum ve ilerde başka isimlerle de çalışmayı umuyorum tabi ki.
18 şarkılık albümü ele aldığımızda sound hakkında neler söylersin?
Yepyeni bir sound. Algılanması zor. Çünkü daha önce yapılmamış şeyler yaptım. Bu anlamda da cesur olduğumu düşünüyorum.
Albüm genelinde fazlaca ritmik unsurlara yer verdiğini görebiliyoruz. Bunun sebebi albümü yaz aylarında piyasaya çıkarman mı?
O anki ruh halimin bunda etkisi büyük. Ben değişken bir insanım. Yeni albümler geldikçe bunu daha da iyi anlayabileceksiniz. Ama asla sınır koymam kendime. Tamamen kafama göre takıldım. Ritmik ve coşturan parçalar ağırlıkta fakat bunun nedeni asla daha da ünlü olma veya daha çok tanınmak değil. Öyle bir derdim olsa 15 senedir rap yapmazdım pop yapardım. Ritmik ve aksak rapleri seviyorum. Bana keyif veriyor. Dünya da rap değişimini ve gelişimini sürdürüyor, Türkiye’de de rap değişiyor ve gelişiyor. Bugün baktığımızda rapin kendi içinde pek çok tarzı var. Türkiye’de sadece bir şekline takılı kalmak imkansız. Ben de farklı ve yeni bir şey yaptım. Aslında zor olanı yaptım çünkü var olanı yapsaydım hem daha kolay olurdu benim için, hem de algılanırlık açısından da bir zorluk yaşamazdım. Ama klişe olacaksam neden uğraşayım ki?
Sözler diğer albümlerine nazaran daha hareketli ve coşkulu. Bunun sebebi nedir?
Albümde komplekslerimi bir yana bıraktım. Rap sadece asarım keserimden ibaret değil. Küçükken ben de asarım keserim gibi şeyler söyledim. Ama bunarla takılı kalmak çocukluk bana göre ve samimiyetsiz. Eğer rapte o kadar çok katil olsaydı şuan hapishaneler rapçi kaynıyordu. Ben bütün bunlardan soyutlanıp samimi ve kompleksiz bir şeyler yapmaya çalıştım. Mesela kadından bahsetmek yıllarca tabu oldu Türkçe rap’te. Bu çok saçma bence. Ben bir erkeğim, hayatımda kadınlar oluyor ve samimiyet önemliyse; kadından bahsetmek, aşktan bahsetmek; eğleniyorsak eğlenceden bahsetmek, bazen coşturmak; fırlamalık varsa kanımızda fırlama sözler yazmak yanlış değil bence. Aksine hayatında her türlü boku yiyip hala dört dörtlük gibi davranmak ve süperman gibi dünyayı düzelten sözler yazmak bana yanlış geliyor. Yıllardır rap yapıyorum ve kalbimdeki underground büyüsünü hiç yitirmedim. Rap yapan benden genç tipler tanıdım, her gün başka kız değiştirip felsefi, tasavvufi sözler yazan. Bu arada bu sözümü sakın kişiselleştirmeyin. Ben asla mükemmel bir insan olduğumu ve dünyayı düzelteceğimi iddia etmedim. Dolayısıyla albümde bir genç yani ben nasıl yaşıyorsam, öyle davrandım. Duygusalken duygusal söz yazdım, mutluyken coşturucu sözler yazdım, öfkeliyken agresif şeylerden bahsettim. Samimiyet de bana göre budur.
Eski albümlerine kıyasla stilinin tamamen değiştiğini görebiliyoruz. Sence bu değişimin artı ve eksi yönleri nelerdir?
Bu albümde flex yapmadım. Daha farklı şeyler denedim. Double rhyme yaptım, full rhyme yaptım. Türkçe rap’in bana göre kabusu olan Prozodilere dikkat ettim. Verse’lerimde dümdüz giden tekdüze vokkaller yerine daha diyalekt ve tansiyonlu okumalar yaptım. 16’lık Verse+Nakarat+16’lık Verse+Nakarat gibi klişelerin dışına çıktım. Değişik fonetik tansiyonlar denedim. Bu arada artık flex yapmayacak mısın diye soruyor insanlar. Flex yapmam diye bir şey yok. Artık beatlere ne yakışıyorsa ona göre yazmaya çalışıyorum. Ve flex gerektiren bir beat olursa da ona göre yazarım.
Kapak tasarımının sana ait olduğunu biliyoruz. Kapağı nasıl tasarladığın ve en son neden bunda karar kıldığın hakkında bilgi verir misin?
Evet bana ait. Fotoğrafları değerli dostum Halil Akpınar çekti. Genelde karmaşık ve birbirine girmiş işlerden çok sıkıldım. Daha sade ve yalın bir kapak yapmayı hedefliyordum. Nitekim öyle de oldu. Türkiye’de insanlar zaten rape yeni yeni adapte oluyor ve karmaşık bir kapakla insanları soğutmak yerine böyle bir yol tercih ettim. Özellikle Lloyd Bank$ albümü gördüğünde tasarımı çok beğendi.
Albümün ilk klibini "Gir Havaya" isimli parçaya çektin. Hatta parçada "Var Mısın Yok Musun" yarışmasından tanıdık yüzlere rastlamak da mümkün. Klibin bu parçaya çekilmesinin nedenini ve yapım aşamasını anlatır mısın?
Tamamen insanları coşturarak merhaba demek istedim. Bu yüzden “Gir Havaya” oldu. Klibi Neslihan Yeşilyurt çekti. İlk klibimin albüm kapağına benzemesini ve karanlık tonların hakim olmasını ben istedim. Var mısın Yok musun yarışmacılarının olması büyük bir tesadüftü. Çekim esnasında onları gördüğümde çok şaşırdım. Takip etmişler ve o gün oraya gelmişler.
2. klip hangi parçaya düşünüyorsun?
2. Klip “Bitmez Bu Rap” e olacak. Yakın tarihte ekranlara sunmak için şuan çalışıyoruz.
"Var mısın Yok musun" yarışmasına katıldıktan sonra hayatında ne gibi değişiklikler oldu?
Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Tabi ki daha çok insan tanıdı ama bu bende veya hayatımda bir değişikliğe yol açmadı.
Dinleyiciler İstanbul Attack grubundan bir kaç kişiyi daha görmeyi bekliyordu albümünde. Senin bu konudaki görüşlerin neler?
Bundaki iyi niyeti anlayabiliyorum. Ancak bunun kararını benim vermem daha doğru olur. Ben albümde görmek istediğim isimleri gördüm. İstanbul Attack’a her zaman başarı diliyorum.
Şarkıların çoğunda aralara İngilizce sözler serpiştirdiğini görüyoruz. Bunlar doğaçlama mı gelişti?
Aslında şöyle oldu. Dünyada Amerika rapinden sonra en tanınmış rap Fransızların rapi. Bunun nedenini araştırdığımda şöyle bir şeye ulaştım. Fransızlar dilleri konusunda dünyanın en katı toplumudur. Ancak raplerinde İngilizce nakaratlara ve sözlere rastladım. Ve gördüm ki insanlar bu yüzden Fransız rapine ilgi gösteriyor. Ben de bu yüzden İngilizce sözlere yer verdim. Türkçe rap’i dinleyen yabancılar çok seviyor fakat neden bahsettiğimizi de merak ediyorlar.
Bu sebeple tepki alabileceğini düşündün mü?
Ben tepki alabileceğim şeyleri düşünerek rap yaparsam samimi olabilir miyim? Herkesin her şeye tepkisi vardır zaten. Hele ülkemizde herkesin her şey hakkında bir fikri vardır. Bir konu hakkında bir fikri olmayan birini bulmayı çok isterdim. Dolayısıyla o şuna tepki gösterecek, bu şuna tepki gösterecek diye hareket edersem boş cd dağıtmam gerekir.
Albümde yer alan skit'lerde ünlü dublaj sanatçılarının seslerine tanık oluyoruz. Böyle bir fikir nasıl oluştu?
Türkiye’nin önde gelen dublaj sanatçılarından çok değerli bir dostum Kadir Özübek’in bunda etkisi büyük. Ona bu konudan bahsettim. Ve bana destek olacağını belirtti ve fikirleri geliştirdi. Stüdyo aşamasında Tarkan Koç, Mesud Uz gibi çok değerli dublaj sanatçılarını stüdyoya getirdi ve senaryolar yazıldı, kayıtlar alındı.
"Bitmez Bu Rap" albümüne 30.000 TL harcadığını düşünürsek, albümün ne derece yeterli olduğunu ya da amacına ne kadar hizmet ettiğini söyler misin?
Böyle düşünen insan var mıdır bilemem ama albümün 30.000 TL ye mal olduğunu düşünmek bana göre çok düz bir mantık. Zaten albümün yeterliliğini de o para değil rapi yapan Mc, beat maker ve prodüktör belirler. Ben hayatta hiçbir başarıyı parayla sınırlamıyorum. O yarışmaya da para için çıkmadığımı defalarca söyledim. Para için çıktığımı düşünmek onu düşünen kişiyle alakalıdır. Unutmayalım ki “Kör kendinden pay biçer”. Ben oraya rapimi insanlara duyurmak, 50 Cent’le aynı platformda bulunmak için çıktım. Tabi çekemeyip de bunu art niyetlerine malzeme yapanlar için hiçbir şey söyleyemeyeceğim. Onların Allah yardımcısı olsun. Zira bir şeyler yapmak hiç de uzaktan görüldüğü gibi kolay değil. Zengin bir ailenin çocuğu değilim, yıllardır tırnaklarımla kazıya kazıya bir noktaya gelmeye çalışıyorum. Değil tırnaklarım ellerim kopana kadar da pes etmek yok.
Yakın zamanda hayata geçirmeyi tasarladığın yeni projelerin var mı?
Tabi ki. Başarılı Underground Mc’lere destek vermek istiyorum. Bir yandan parça yapmaya devam ediyorum. Albümden sonra 12 track bitirdim. Ben rape aşığım ve sürekli raple yaşıyorum.
Eklemek istediğin bir şey var mı?
Bir şeyler yapmak çok zor. Hele bu ülkede çok daha zor. Çünkü herkesin bir fikri var. Biraz yükseldiğinizde pek çok kişi sizi aşağı çekmeye çalışıyor. Ama birilerini aşağı çekmek için çabalayanlar vaktini başkalarıyla uğraşarak geçirdikleri için hiçbir zaman başarılı olamıyorlar. Bu yolun bütün zorluklarını iyi bilen biri olarak bu yolda çaba gösteren bütün Mc’lere yollarında sabır ve başarı diliyorum. Röportajı yapan size ve okuyan herkese saygılarımı sunuyorum.